Suzan Avcı gençliğimizin unutulmazıydı. Bir dişi vamp, müthiş bir ‘femme fatale’… Ama onu hiçbir filmde başrolde hatırlamıyorum. ‘Kötü-ölümcül’ bir kadın için başrol, düşünülebilecek bir şey değildi anlaşılan 1960’lı 70’li yılların Türkiye’sinde…
Zaman her şeyi nasıl da değiştirdi! Yeşilçam’da hep ikincil kalan ‘dişil kötülük’, beyazcamda öne çıkmayı başarabiliyor. ‘Küçük Sırlar’ın ‘Ayşegül’ü (Merve Boluğur) bunun en tipik, şirin ve çekici örneği…
‘Küçük Sırlar’ klişe tanımıyla bir gençlik dizisi… Ama bir gençlik dizisinden çok daha fazla bir şey… Masumiyetini alabildiğine yitirmiş bir ‘gençlik hali’ni olumluyor. Dünyada olduğu gibi, görsel kültür Türkiye’sinde de gençliğin geçer akçeliğini aksettiriyor. İktidarın taşıyıcısının artık tecrübeden çok ‘tazelik’ olduğunu düşünmeye çağırıyor.
Türkiye bu diziyi pekâlâ kaldırdı
‘Gossip Girl’ formatını Türkiye ortamına bu diziyle uyarlamaya niyetlenenler önceleri ciddi bir risk kaygısına kaptırmış olabilirler kendilerini. Ama Türkiye bu diziyi pekâlâ kaldırdı. Üstelik daha da fazlasını yaptı. Dizinin gidişatına yön tayin edenlerin her şeye rağmen ‘iyi’yi (Sinem Kobal’ın canlandırdığı ‘Su’ ile) başrol yapma tercihi zamanla kendiliğinden bir akış içinde dönüşüme uğradı. Kötü kız ‘Ayşegül’ ağır ama sağlam adımlarla, tabii Merve Boluğur’un hiç göz ardı edilemeyecek oyunculuk performansıyla tahta oturdu. Haklı olarak Merve de Sinem’le aynı ücreti talep etme noktasına geldi. Daha fazlasını da isteyecektir ve hakkıdır. Halkın gözü ‘Ayşegül’ü tuttu denilebilir. Daha inandırıcı bir ‘kültürel temsil’ olduğundan diye düşünmek mümkün. Rekabet, yarışma ve çekişmenin ‘etik değer’ haline geldiği bir memlekette ‘femme fatale’ ön plana çıktı.
Ayşegül ‘mutlak kötü’ değil
Şu da var: ‘Ayşegül’, Suzan Avcı’nın canlandırdığı hemen tüm rollerde olduğunun aksine ‘ak-kara’ karşıtlığı içerisinde kurgulanmış bir ‘mutlak kötü’ de değil. Zaman, o naif Yeşilçam filmlerini izlediğimiz ‘içe kapalı’ dönemlerdeki tepeden tırnağa iyilik ve kötülük tiplemelerini kaldıramayacak kadar dışa dönük, tempolu ve karmaşık artık. Kötüden iyiye, iyiden kötüye geçişlilik ve gelgitlere herkes aşina ve alışık…
O yüzden de Ayşegül, ‘iyicil’ yanı da bize sık sık hatırlatılan bir ‘kötü’… Suzan Avcı’dan hep nefret etmemiz istendi. ‘Ayşegül’ü ise tüm kötülüğüyle sevmemiz isteniyor. Merve Boluğur’un ‘casting’ sıralamasında yükselişi, bu isteğe toplumca olumlu karşılık verdiğimizin kanıtı…
Ah Suzan Avcı ah! Yanlış zamanda gelmişsin dünyaya!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder