Bu Blogda Ara

15 Ekim 2011 Cumartesi

Sevgilim değil, birlikte eğleniyoruz

Sevgilim değil, birlikte eğleniyoruz
Oyuncu Merve Boluğur, Converse'in Beyoğlu'ndaki mağaza açılışına katıldı. Yanındaki meçhul erkekle görüntülenince panik yaşayan Boluğur, "Sevgilim değil. Partiye eğlenmek için birlikte
geldik" dedi...

MERVE BOLUĞUR İDDİALARI YALANLADI!

Güzel oyuncu Merve Boluğur, Kuzey Güney dizisinde rol alacağı iddialarını yalanladı..

Küçük Sırlar dizisinde canlandırdığı Ayşegül karakteriyle büyük beğeni toplayan ve teklif üstüne teklif alan Boluğur, "Kuzey Güney" dizisinde oynayacağıma dair söylentiler doğru değildir" dedi

25 Eylül 2011 Pazar

Çoğunuzun Bilmediği,Bilenlerin de Neredeyse Unuttuğu Röportaj

Ekranların Acemi Cadı’sı Merve Boluğur büyüdü, izleyici karşısına Kül ve Ateş'in deli dolu genç kızı Hayal olarak çıktı.

FOTOĞRAF ÇEKTİRİRKEN KENDİMDEN GEÇİYORUM

Objektife aşık gibi bakıyormuşum

Poz vermeyi, fotoğraf çektirmeyi çok seviyorsunuz. Hiç fotomodellik yapmayı düşündünüz mü?
- Fotoğraf verirken kendimden geçiyorum! Bir fotoğrafçı arkadaşım “Objektife aşık gibi bakıyorsun” demişti, gerçekten de öyle. Bir dönem fotomodellik yaptım. Fotoğrafçı arkadaşlarıma da bayıla bayıla modellik yapıyorum.

Boluğur, oyunculuğa genç yaşta başlamanın büyük avantaj olduğunu söyledi: 

“Bu işe tam zamanında başladım. Ailemin desteği de ayaklarımın yere daha sağlam basmasını sağladı. Erken yaşta çalışmaya başlamak, insanı olgunlaştırıyor.” 

Ekranların ‘Acemi Cadı’sı Merve Boluğur büyüdü, karşımıza “Kül ve Ateş”in deli dolu genç kızı Hayal olarak çıktı. Genç oyuncu ile yeni dizisini ve hakkında merak edilenleri konuştuk.

Uzun süredir sizi dizilerde görmüyorduk. Bu tercihin nedeni neydi?
- “Acemi Cadı”da iyi bir çıkış yakaladım. Devamında çok daha iyi bir projede yer almak istedim, o yüzden acele etmedim. Ayrıca canlandıracağım karakter de öncekinden farklı olmalıydı. 

Çocukların ilgisinden sıkıldınız mı?
- Asla! “Acemi Cadı” benim ilk dizimdi. Özellikle çocuklar tarafından inanılmaz sevildi. Masalsı bir kahraman olmak her oyuncuya nasip olmaz. 

Siz neler izliyorsunuz?
- Neler yapılıyor diye yeni başlayan dizilere göz atıyorum.

Bu mesleğe genç yaşta başlamak sizce bir avantaj mı?
- Evet... Tam zamanında başladığımı düşünüyorum. 19 yaşındaydım ilk kez kamera karşısına geçtiğimde. Daha erken olsaydı belki biraz bocalayabilirdim. Erken yaşta çalışmaya başlamanın insanı olgunlaştırdığını düşünüyorum.

KÜL VE ATEŞ’İ DÜŞÜNMEDEN KABUL ETTİM

Gelelim yeni diziniz “Kül ve Ateş”e... Bu dizini kadrosuna nasıl katıldınız?
- İlk dizi görüşmemi Tomris Hanım’la (Giritlioğlu) yapmıştım. Seneler sonra “Kül ve Ateş” dizisi için görüştük, beni unutmamış olmasından dolayı çok heye-canlandım. Zaten çalışmak istediğim insanların başında geliyordu. Hiç düşünmeden teklifi kabul ettim.

Canlandırdığınız Hayal karakteri nasıl biri?
- Hayal, çok eğlenceli bir karakter. Oynarken inanılmaz keyif alıyorum. 

Antakya’da hayat nasıl gidiyor?
- Antakya gerçekten güzel bir yer. Özellikle kamera arkasındakilerle ve burada arkadaşlık ettiğim insanlarla çok güzel vakit geçiriyorum. 

BİR OYUNCUYU YİNE BİR OYUNCU ANLAR

Sevgiliniz Tolgahan Sayışman, “Elveda Rumeli”nin Makedonya’daki setinde, siz ise Antakya’dasınız. Zor olmuyor mu sizin için?
- Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Özelimin bana kalması taraftarıyım.

İki oyuncunun ilişkisi zordur derler...
- Zor olduğunu düşünmüyorum. Bizimki normal saatlerde yapılan bir meslek değil, bu nedenle iş konusunda birbirinizi daha iyi anlıyorsunuz. Bence bir oyuncuyu yine bir oyuncu anlar...

Mesleğinizle ilgili “Yapmazsam, gözüm açık giderim” dediğiniz şeyler var mı?
- Serdar Akar’ın çektiği bir sinema filminde oynamak var. 

Aşk zamansızdır

Oyunculuk, televizyon, güzellik, moda ve aşk... Bu beş kelime size ne ifade ediyor?

Oyunculuk: Nefes

Televizyon: Renkli 

Güzellik: Doğallık

Moda: Ayna

Aşk: Zamansız

Hayalim Johnny Depp'le başrol

Şu sıralar dizilerin en beğenilen, en çok konuşulan oyuncularından biri Merve Boluğur. Reklamlarla başladığı kariyerinde önce sevimli bir cadıydı, şimdi de kırmızı rujlu Ayşegül karakteriyle seksi bir kadın olarak karşımızda..

Önce reklamlarda görmeye başladık sizi… 
O zaman 18 yaşındaydım. Bir fotoğraf çekimine katıldım. Orada biriyle tanıştım, bana kartını verdi. Kartında bizim sokağın adresi yazıyordu. O zamana kadar bizim sokakta ajans olduğundan bile haberim yoktu. Aslında kafamda o tarz düşünceler de oluşmamıştı. Reklamlara böyle plansız başladım. Reklamlardan sonra da ‘Acemi Cadı’ başladı.

‘Acemi Cadı’da inanılmaz sevimli bir cadı görüyorduk. Şimdiyse güzel, hırslı ve seksi bir kadın görüyoruz. O zamandan bugüne sizde ne değişti? 
Büyüdüm. 23 yaşında daha olgun bir kız var şimdi. Yaşadıklarınız size oyunculuk da dahil olmak üzere birtakım şeylerde daha yardımcı oluyor. Benim açımdan da bir geçiş dönemi oldu ve güzel oldu.

‘Acemi Cadı’da olduğunuz dönemde bir başka kanalda da başrolünde Sinem Kobal’ın yer aldığı ‘Selena’ vardı. O zamanlardaki rekabet bugün yerini rol arkadaşlığına bıraktı. Anlaşabiliyor musunuz? 
Gayet iyi anlaşıyoruz. Sonuçta yaşıtız ve işimizi yapmaya çalışıyoruz. Gayet güzel gidiyor. Kafa olarak da uyuştuğum, anlaştığım biri Sinem.

Sizce dizideki hangi karakter Ayşegül’e yakışıyor? 
Ayşegül’ün yanına Çetin karakter olarak daha çok uyuyor. ‘Zıt kutuplar birbirini çeker’ sözüne inanmıyorum. Daha çok birbirine yakın karakterlerin, normal hayatta daha uyumlu olacaklarını düşünüyorum. O yüzden Çetin sanırım Ayşegül’e en yakışan kişi olurdu.

Şu anda sadece ‘Küçük Sırlar’ mı var hayatınızda? 
Evet. Zaten dizi dediğimiz şey de hepimizin çok iyi bildiği gibi, çok zamanımızı alıyor. Bu yüzden de başka işler yapmaya vakit kalmıyor.

Ayşegül karakteriyle birlikte büyük hayran kitleniz oluştu… 
Güzel tepkiler alıyorum. Mutlu oluyorum. Bir zamanlar ağırlıklı olarak çocuk hayran kitlesi vardı hayatımda. Şimdi öyle değil. Gençlik dizisi olmasına rağmen sadece gençlere hitap ettiğini düşünmüyorum ‘Küçük Sırlar’ın. Daha geniş bir kitleye hitap ettik, dolayısıyla bunun bana dönüşü de daha büyük oldu.

Bu canlandırdığınız karakterle de alakalı… 
Rolle de alakalı tabii. Ayşegül dişi ve renkli bir karakter olduğu için de çok beğenildi. Böylesine olumlu tepkiler almak çok güzel. Benim canlandırdığım rolde bu bir riskti. Kötü tepkiler de olabilirdi. Sonuçta yaptığım şeyden memnunum. Bunun geri dönüşünün olumlu yönde olması bana moral verdi.

Ayşegül’ün hırçınlığının sebebi ne peki? 
Aslında sevgisizlikten kaynaklanan bir durum var. Hepimiz beklediğimiz sevgiyi alamadığımızda zaman zaman hırçınlaşırız. Kendi adıma sevgi dolu bir ailede büyüdüm. Her zaman üstüme titreyen bir ailem vardı. Ama Ayşegül bunu hiçbir zaman tatmamış. Babasının kim olduğunu bilmiyor, annesiyle hiçbir zaman sevgi üzerine kurulu bir ilişkisi olamamış, zor bir yaşam sürmüş. İnsanlar acılar yaşadıkça daha sert, hayata, insanlara daha hırçın davranmaya başlıyorlar. Çünkü sevgiyi nasıl alacaklarını bilmiyorlar. Nasıl bir şey olduğunu da bilmiyorlar sevginin. O yüzden hayata karşı tutumunuz biraz değişiyor. Bu hisler bizde de oluyor, Ayşegül’de nasıl olmasın? Hayata olan tutumu biraz daha sertleşiyor, biraz daha bir şeyleri alırken farklı davranıyor.

Sizde var mı bu sevgi hırçınlığı? 
Hırçın olduğum söylenemez. Biraz inatçı ve asi taraflarım vardır; ama hırçın olduğumu söyleyemem. Daha naif bir tarafım da var çünkü. Hırçınım dersem kendime haksızlık etmiş olurum. Ayşegül’ün sevgisi bencilce. fazla ben-merkezci bir kadın. Ben öyle olduğumu düşünmüyorum. Hayat biraz da paylaşımlardan geçiyor. Hep ‘Ben ben ben’ derseniz, etrafınızda arkadaşınız kalmaz, ki Ayşegül’ün çok arkadaşı da yok. Var olanların nasıl arkadaşlar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla öyle bir hayat çok sağlıklı olmaz herhalde.

İlişkilerde de bencillik yok mudur? 
Kesinlikle olmaması lazım. Biraz orta noktayı bulmak lazım ki, iki taraf da mutlu olsun.

Ayşegül karakterini canlandırırken sizi en çok ne zorladı? 
Ayşegül kadar hırslı ya da ben-merkezci olmadığım için, o taraflarını öne çıkartmak beni biraz zorladı.

Oyunculuk kariyerinizle ilgili en büyük hedefiniz nedir? 
Farklı farklı karakterleri canlandırmak istiyorum. Böylece işimde kendimi ispatlayabileceğim en üst noktaya kadar gelmek, en büyük hedefim.

Kimle başrolü paylaşmak isterdiniz? 
Johnny Depp gerçekten başarılı bir aktör. Onunla başrolü paylaşmak isterdim.

Yeşilçam'da ikincil kalan'kötülük',beyazcamda öne çıkmayı başarabiliyor.Merve Boluğur bunun en çekici örneğİ

Suzan Avcı gençliğimizin unutulmazıydı. Bir dişi vamp, müthiş bir ‘femme fatale’… Ama onu hiçbir filmde başrolde hatırlamıyorum. ‘Kötü-ölümcül’ bir kadın için başrol, düşünülebilecek bir şey değildi anlaşılan 1960’lı 70’li yılların Türkiye’sinde…
Zaman her şeyi nasıl da değiştirdi! Yeşilçam’da hep ikincil kalan ‘dişil kötülük’, beyazcamda öne çıkmayı başarabiliyor. ‘Küçük Sırlar’ın ‘Ayşegül’ü (Merve Boluğur) bunun en tipik, şirin ve çekici örneği…
‘Küçük Sırlar’ klişe tanımıyla bir gençlik dizisi… Ama bir gençlik dizisinden çok daha fazla bir şey… Masumiyetini alabildiğine yitirmiş bir ‘gençlik hali’ni olumluyor. Dünyada olduğu gibi, görsel kültür Türkiye’sinde de gençliğin geçer akçeliğini aksettiriyor. İktidarın taşıyıcısının artık tecrübeden çok ‘tazelik’ olduğunu düşünmeye çağırıyor.
Türkiye bu diziyi pekâlâ kaldırdı
‘Gossip Girl’ formatını Türkiye ortamına bu diziyle uyarlamaya niyetlenenler önceleri ciddi bir risk kaygısına kaptırmış olabilirler kendilerini. Ama Türkiye bu diziyi pekâlâ kaldırdı. Üstelik daha da fazlasını yaptı. Dizinin gidişatına yön tayin edenlerin her şeye rağmen ‘iyi’yi (Sinem Kobal’ın canlandırdığı ‘Su’ ile) başrol yapma tercihi zamanla kendiliğinden bir akış içinde dönüşüme uğradı. Kötü kız ‘Ayşegül’ ağır ama sağlam adımlarla, tabii Merve Boluğur’un hiç göz ardı edilemeyecek oyunculuk performansıyla tahta oturdu. Haklı olarak Merve de Sinem’le aynı ücreti talep etme noktasına geldi. Daha fazlasını da isteyecektir ve hakkıdır. Halkın gözü ‘Ayşegül’ü tuttu denilebilir. Daha inandırıcı bir ‘kültürel temsil’ olduğundan diye düşünmek mümkün. Rekabet, yarışma ve çekişmenin ‘etik değer’ haline geldiği bir memlekette ‘femme fatale’ ön plana çıktı.

Ayşegül ‘mutlak kötü’ değil 
Şu da var: ‘Ayşegül’, Suzan Avcı’nın canlandırdığı hemen tüm rollerde olduğunun aksine ‘ak-kara’ karşıtlığı içerisinde kurgulanmış bir ‘mutlak kötü’ de değil. Zaman, o naif Yeşilçam filmlerini izlediğimiz ‘içe kapalı’ dönemlerdeki tepeden tırnağa iyilik ve kötülük tiplemelerini kaldıramayacak kadar dışa dönük, tempolu ve karmaşık artık. Kötüden iyiye, iyiden kötüye geçişlilik ve gelgitlere herkes aşina ve alışık…
O yüzden de Ayşegül, ‘iyicil’ yanı da bize sık sık hatırlatılan bir ‘kötü’… Suzan Avcı’dan hep nefret etmemiz istendi. ‘Ayşegül’ü ise tüm kötülüğüyle sevmemiz isteniyor. Merve Boluğur’un ‘casting’ sıralamasında yükselişi, bu isteğe toplumca olumlu karşılık verdiğimizin kanıtı…
Ah Suzan Avcı ah! Yanlış zamanda gelmişsin dünyaya!..

3 Eylül 2011 Cumartesi

Seni Seviyorum, Çünkü;

Seni Seviyorum, Çünkü;
Her sabah kalktığımda yaşamak için tek nedenim, sen varsın ...
Fakat seni sevmek için binlerce nedenim var ...
... Seni Seviyorum, Çünkü;
Bu siyah beyaz dünyada tek renk sensin,
Bir ressamın fırçasından çıkmış gibi ...
Ama alalade bir renk değil,
Gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan bir renk ...
Seni Seviyorum, Çünkü;
Seni Sevmekten başka bir şey gelmiyor içimden ...
O kadar doğal ki bu duygu ruhumun derinliklerinde,
Sanki doğduğumdan beri var ...
Sadece ortaya çıkmak için seni bekliyordu ...
Seni Seviyorum, Çünkü;
Sensiz bir yaşamı artık düşünemiyorum ...
Sensiz bu kuru dünyada yaşamaktansa,
ölümün soğuk nefesini öpmeyi
bir daha hiç seni görmemektense hayata arkamı dönmeyi
tercih ederim ...
Seni Seviyorum, Çünkü;
Ne zaman bir aşk şiiri duysam, mısralardan sen akıyorsun ...
Ne zaman eski bir şarkı gelse kulağıma,
Gitar telleri arasından süzülen notalar, seni getiriyor bana .
Seni Seviyorum, Çünkü;
Sen hep benimlesin ...
Gözümü kapatmam yeterli seni görmem için ...
Seni Seviyorum, Çünkü;
Tanrı çiçekleri yaratırken seni de onlarla beraber yaratmış ...
Papatyadan güzel,
Zambaktan asil,
Manolyadan tatlı,
Gülden daha güzel kokulu ...
Seni Seviyorum, Çünkü;
Güzelliğine melekler imreniyorlar ...
Dünyada ise,
Ölümlüler arasında galiba bir tek benim gibi bir iki şanslı
Onu farkedebiliyor ..
Seni Seviyorum, Çünkü;
Ölene kadar, yok olana kadar seninle olsam,
Bu herhalde bir ceza gibi gelir,
Daha çok senle olamadığım için ...
Seni Seviyorum, Çünkü;
Senin tarafından Sevilme fikri bile bir insanı hayatı boyunca
mutlu edebilecek kadar güzel ve asil ...
Seni Seviyorum, Çünkü;
Senin gülümsemen güneşin doğuşu gibi,
İnsana her şeyi unutturuyor,
Sadece seyredip tadına varma hissi uyandırıyor ..

26 Ağustos 2011 Cuma

Marie Claire Dergi Röportajınından Bir Kesit.



Marie Claire Dergi Röportajınından Bir Kesit.

Küçük Sırlar Dizisinde canlandırdığınız Ayşegül Ve Çetin Karakterlerinin yaşadığı ilişki internet ortamında “AyÇet” fenomeninin doğmasına neden oldu.Hatta İkilinin aşkını anlatan Fan siteleri dahi kuruldu.Szice ilgi neden özellikle bu iki karakterde yoğunlaştı?

Burak Özçivit:Kesinlikle aramızdaki çekim veenerji nedeniyle Bir dizi de iki kişi arasında ki ...kimya tutarsa,izleyici de bunu hemen hissettiriyor.

Merve Boluğur:Çok garip bir durum bu.Diziye başladığımız günlerde Burak ile birbirimizi hiç tanımıyorduk,ama prova yaparken Burak’ı sanki yıllardır tanıyormuşum gibi hissettim.Sanki uzun zamandır Ayşegül ve Çetini oynuyorduk,çok rahattım.Bu şekilde gelişeceğini hiç tahmin etmiyordum. O an başarılı bir proje e ikilinin ortaya çıktığını hissettim.

Burak Özçivit: Ayşegül ile Çetin karakteri de “AyÇet” yapaın bu enerji olduğuna inanıyorum.Ayrıca ulaşılmaz aşkı canlandırmamızın da etkisi var.Her kavgamız büyük heyecan getirdi.AyÇetin hikayesi birbirini seven ama karakterleri ve kaybetme korkusundan dolayı bunu dile getiremeyen iki genci anlatıyor.Üstelik aşklarını ayakta tutmak için sürekli kavga ediyorlar.Aralarında yıpratıcı bir cazibe söz konusu.”Seni Seviyorum” deseler hikayelerinin biteceklerini sanıyorlardı.

Merve'mizin 3,5 yaşındaki hali :)

Tatlılığa bakarmısınız :)

Milliyet Gazetesi Televizyon Ekinde Mustafa Kınık

"Diziyi tadında... bırakacağız "

diyorsunuz ama daha Ayşegül ile Çetin ilişkisinin tadını alamadan boğazımıza tıkıyorsunuz. "Küçük Sırlar "ımız en az 1 yıl devam etmeli. Hiçbir dizinin 510 bin 670 hayranı yoktur.

Reytinglerinin neden düşük olduğuda gayet açık... Ayşegül ve Çet , Ali ve Arzu sahneleri izleyecilerin istediği gibi yazılmıyor. Öpüşme sahnesi yok, yakınlaşma sahnesi yok , Hiçbir şey yok. Lütfen sezon finali yapın! Ayşegül ile Çet'i birleştirdiğinizde reytingler artmaya başlıyor ama ne olur, sezon finali olsun.

Mesut Yar - Küçük Sırlar Yorumu..

Küçük Sırlar” (Star TV) dizisinde kazananın kötülük olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Başından beri dizide “masum” ve altı çizilmiş bir şekilde bakire kızımız Su bildiğin saf değiştirdi... Demir’dir, Çetin’dir filan gidip gelen kızımız sonunda rakibi “kötü kız” Ayşegül gibi baştan çıkarıcı bir misyon edindi.

Dolayısıyla dizinin mesajı da belli oldu. İyiler de olabilir ama kazanan kötülerdir... Bu dizinin iki kötüsü Çetin ve Ayşegül karakterlerinden kapalı gişe bir film çıkarılabileceğini düşünüyorum. Yapımcılar bu fikrimi bir kenara not etsin...

25 Ağustos 2011 Perşembe

Eskiden masum buluyorlardı şimdi ise seksi

Star TV’nin iddialı dizilerinden Küçük Sırlar’ın popüler oyuncusu Merve Boluğur, dizide kötü kalpli Ayşegül’ü canlandırmasıyla ilgili “Tipime baktığınızda tatlı ve masumum. Bu masum yüzüme rağmen kötüyü oynamam şans. Üstelik kötüyü oynamak oyuncu olarak bir artıdır” diyor. İleride bir moda programı sunmak isteyen Boluğur, en çok Nil Karaibrahimgil’in tarzını beğeniyor.

- Haftada kaç gün çalışıyorsunuz?
Güne fazla vurmamaya çalışıyorum; çünkü genelde hep çalışıyorum.

- Asosyalleşme durumu oluyor mu?
Oluyor. Bu işte en büyük lüks uyumak.

- Dizi oyunculuğu mu, sinema mı desem?
Ben oyunculuğu bu şekilde ayırmıyorum. Dizilere de önem veriyorum, çünkü kendimi gösteriyorum ve oyunculuğumun geliştiğine inanıyorum. Ama tabii ki sinema filminde çok oynamak istiyorum. Zaten ben kendimi beyazperdede izledikten sonra oyuncu olmaya karar verdim. Evet, sinemanın büyüsü çok başka ama bunların paralel gittiğini düşünüyorum.

- Peki reklam oyunculuğunu nereye oturtuyorsunuz?
Ben bu işe reklam filmiyle başladım. Giriş, gelişme, sonuç gibi oldu. İlk reklam filmi, sonra sinema, sonra da dizi geldi.

- Şöhret hayatınızda ne değiştirdi?
Benim hayatımda çok bir şey değişmedi. Ama insanların bana verdiği reaksiyondan ünlü olduğumu anlıyorum. Fakat o tarafla yani şöhretle çok ilgili değilim; sadece işimi yapmaya çalışıyorum. Bugün şöhret olursunuz yarın unutulursunuz; gelip geçici.

Bir ortama girdiğimde herkesin bana bakması alışkanlık oldu


- Bir ortama girdiğinizde tüm gözlerin size çevrilmesi nasıl bir his?
O bir yerden sonra alışkanlık oluyor. Ama tabii bunu ilk hissettiğim anda garipsemiştim. Dediğim gibi çok fazla derinlemesine düşünmüyorum bunları; düşünürsem normal hayatımı yaşayamam. Baktılar mı, ne kadar baktılar gibi bir derdim yok.

- Arkadaşlar içinde durum ne?
Onların da hoşuna gidiyor ama ben onlara kendim olarak yaklaştığım için, onlar da bana öyle yaklaşıyor.

- Siz aslında önceden sunuculuk yapmak istiyordunuz değil mi; şimdi durum ne?
İçimde hâlâ öyle bir ukte var. İlerde öyle bir şey olursa isterim; bir moda programı sunabilirim.

- Modayla ilgili misiniz; defileleri, dergileri takip eder misiniz?

Yok, o kadar değil. Alışverişte kadınlar genelde kendilerini kaybeder. Bende o yoktur. Mağazaya şöyle bir kuşbaşı bakıp seçer, alır ve çıkarım. Her zaman ne giymek istediğimi bilirim. “Bu sezon şunu şununla giyerim” diye kafamda kombinlerim vardır.

- Kimlerin tarzını beğeniyorsunuz?

Nil Karaibrahimgil’in tarzını çok beğeniyorum. Dünyadan Marie-Kate Olsen.

- Kendinize has bir stiliniz var mı?
Deri ceket ve tayt giymeyi seviyorum. Bellidir yani giydiğim şeyler, dışına çıkmam.

Çocuklar benden soğudu; şimdi gençler bana ilgi gösteriyor


- Artık sizinle özdeşleşen kırmızı ruju diziyle birlikte mi kullanmaya başladınız?
Hayır, kırmızı ruj benim normalde de tek kullandığım makyaj ürünüdür. Saçımın rengi de, ayrımı da hep böyledir. Küçük Sırlar için görüşmeye gittiğim zaman yönetmenimiz ve yapımcımız bana, “Sen böyle gel, hiçbir imaj çalışmasına gerek yok” demişti.

- Bu diziyle birlikte erkek hayran sayınız da arttı mı?
Olabilir, bilmiyorum diyeyim. (gülüyor)

- Nasıl iltifatlar alıyorsunuz?
Çocukların benimle ilgili fikir değişikliği oldu. Önceki dizimde beni daha çok severlerdi, şimdi benden biraz soğuduklarını hissediyorum. Şimdi daha olgun, daha yaşı büyük insanlar ilgi gösteriyor. Ben de “Çok seksi” tarzında yorumlar okuyorum.
Tabii bunlar Ayşegül’e söylenen iltifatlar. Sonuçta benim o dizide rolüm gereği seksi olmam gerekiyor; o şekilde yansıyorsa bu hoşuma gidiyor.

Küçük Sırlar ile bir basamak daha yukarı çıktım

- Acemi Cadı dizisinde oynarken verdiğiniz bir röportajda “Oyunculuğum da acemi” demişsiniz. Şimdi durum ne?
O ilk set deneyimimdi, pek çok şeyi o zaman öğrendim. Şimdi pekiştirme turlarındayım. Ama hiçbir zaman “Ben oldum” diyemem.

- Küçük Sırlar dizisi ile bir basamak daha yukarı mı çıktınız?
Tabii. Burada daha renkli bir rol oynuyorum. Oyunculuğuma farklılık katmak ve ileri taşımak adına böyle bir rol istiyordum zaten.
Bu anlamda tabii ki benim için bir basamak oldu. İnsanlar da sevdi. Bundan sonra da daha iyiye ve ileriye gitmek istiyorum.

- Dizide canlandırdığınız Ayşegül karakteri dişi bir karakter. Bu anlamda Ayşegül içinizdeki kadını keşfetmenize de yardımcı oldu mu?
Evet, oldu. Sonuçta her rol sizin için bir macera, yeni şeyler keşfediyorsunuz. Acemi Cadı’da canlandırdığım Ayşegül’le Küçük Sırlar da canlandırdığım Ayşegül bambaşka kişiler.

- Ayşegül ismi size uğur mu getiriyor; garip bir tesadüf olarak ilk isim yaptığınız dizide de şimdi de Ayşegül isimli karakterleri canlandırıyorsunuz?
Açıkçası Küçük Sırlar’ı da ikinci çıkışım olarak değerlendiriyorum. Uğurlu geldiğini düşünüyorum, evet. Belki bundan sonra bir Ayşegül daha yaparım, belli olmaz. (gülüyor) Bir de bana hep “Neden Ayşegül ismi?” diye soruyorlar. Ben de, “İsme bakmayın; bir Ayşegül’den kaç farklı Ayşegül çıkartıyorum ona bakın” diye espri yapıyorum.

- Sizi bir köylü kızı olarak izlemek enteresan olabilir.
Evet, isterim öyle ters köşe bir şey.

- Canlandırdığınız Ayşegül, dizinin kötü karakteri. Bir oyuncu için kötüyü oynamak şans mıdır?
Ben şans olarak değerlendiriyorum. Tipime baktığınızda tatlı, masum bir durumum var. Benim masum yüzüme rağmen kötüyü oynamam şans.

- Peki kötüyü oynamak bir artı mıdır?

Evet, artıdır. Ama tabii bunun altından nasıl kalktığınıza da bağlı.

En çılgın gecemi yılbaşında geçiriyorum

- 2010 sizin için nasıl geçti; bir değerlendirme yapsanız?
İş ve sağlık anlamında çok güzeldi. Genel olarak güzel bir yıldı diyebilirim.

- Yılbaşı gecesini nasıl geçireceksiniz?
Planım belli değil, çünkü çalışma ihtimalimiz var.

- Özel günler önemli midir sizin için?

Bayramları çok sevmem ama yılbaşları önemlidir benim için. Normalden daha eğlenceli, keyifli bir gece geçirmek güzel oluyor.

- Yılın en çılgın gecesini mi geçiriyorsunuz o gece?
Evet, normalden daha çılgın geçiyor, daha çok eğleniyorum.

- 2011’den beklentiniz nedir?
Bu yıldan çok memnundum. Yeni yılın da geçen yılın devamı olmasını diliyorum.

Sinem, ‘vampir filmlerinde oynayabilirsin’ dedi

- Akıl danıştığınız birisi var mı, yoksa her şeye tek başınıza mı karar veriyorsunuz?
Hislerime güveniyorum. Ama mutlaka kuzenime danışırım. Aynı zamanda ajansım oluyor; Tuba Taçan.

- Hayatta küçük sırlar olmalı mı?
Aslında dizimizin adı Küçük Sırlar ama herkes her şeyi duyuyor, pek sır olarak kalmıyor. Ama tabii ki gerçek hayatta ne kadar şeffaf olmaya çalışsak da herkesin sırları vardır. Ben özellikle özel hayatımla ilgili konuşabilen bir insan değilim. Paylaşmayı sevmiyorum; daha çok içimde yaşamayı, orada büyütmeyi seviyorum.

- Dizi başladığından beri sizi Sinem Kobal’la karşılaştırıyorlar. Bundan rahatsız mısınız?
Hayır, rahatsız değilim. Bizim oynadığımız roller birbirinden çok farklı, o iyi kızı oynuyor. İkimizin de yolu farklı. Hiç o tarz haberlere takılmıyoruz ve gülüp geçiyoruz. Kafa olarak da uyuştuğum bir insan ayrıca Sinem.

- Kendinizi güzel bulur musunuz; aynaya bakınca aklınızdan ne geçer?

İşimde görsellik de önemli. Ben de bu işi yapabildiğime göre güzelliğimin destekleyici bir durum olduğunun farkındayım. Onun dışında aynayla çok haşır neşir olan biri değilim. Evet, günlük bakımlarımı yaparım ama bununla ilgili çok fazla kafa yorduğum söylenemez. Sağlıklıyım, elim ayağım yerinde. Daha çok bununla ilgileniyorum.

- Sizde Türk’ten ziyade daha çok yabancı bir aktrist tipi var bence; bununla ilgili şeyler duyuyor musunuz?Annem Yugoslav göçmeni ve Avrupai bir tipi vardır. Ben de ona benziyorum sanırım. Genelde de zaten Türk tipi olmadığımı söylerler. Geçen gün Sinem (Kobal) setteyken; “Yurt dışında olsan kesin vampir filmlerinde oynardın” dedi. (gülüyor)

Vatan

'Kalabalık beni çok kızdırıyor'

Acemi Cadı' dizisiyle özellikle miniklerin beğenisini kazanan Merve Boluğur kısa sürede oyunculukta bir hayli yol kat etti. Şu sıralar 'Küçük Sırlar'ın kötü kızı olarak izlediğimiz 23 yaşındaki oyuncuyla doğup büyüdüğü şehri konuştuk.

Sizce şehri vazgeçilmez yapan unsurlar neler?
-  Boğaz manzarası.

İstanbul'a ilk kez gelseydiniz, keşfe nereden başlardınız?
- Herhalde Boğaz'ı en iyi görebileceğim bir banka oturup, manzarayı seyretmekle başlardım. Daha sonra Rumeli Hisarı'nda kahvaltı ederdim.

Misafirlerinizi nerelere götürürsünüz?
- Kapalıçarşı ve Kız Kulesi'ni mutlaka gezdiririm.

Ziyaret etmelerini istediğiniz tarihi yapılar?- Dolmabahçe Sarayı, Galata Kulesi ve Rumeli Hisarı.

Şehirde yapmaktan en çok keyif aldığınız şey ne?- Köpeğimle yürüyüş yapmayı ve arabayla Boğaz'da tur atmayı çok seviyorum.

Kente dair şikayetleriniz neler?
- Trafik ve aşırı kalabalık beni çok kızdırıyor.

İstanbul'da en sevdiğiniz semtler hangileri?- Nişantaşı ve Bebek.

Şehirde kafa dinlemek için "kaçtığınız' bir yer var mı?- Ağva. Sessiz, sakin, doğayla iç içe, huzur veren bir yer olduğu için her zaman ilk tercihim oluyor.

Gelecekte de İstanbul'da yaşamaya devam edecek misiniz?
- İstanbul vazgeçilmezim ama Antakya'da yaşamayı düşünebilirim.
Neden Antakya?
- Yemekleri, insanları... Her şeyiyle huzur bulduğum bir yer. Daha sessiz ve sakin olması ise tercih sebebim.

Kahvaltı yapmak için nereleri tercih ediyorsunuz?
- Kahvaltıyla aram pek yok. Ama Nişantaşı'ndaki Van Kahvaltı Evi'ni her zaman için tek geçerim!

Hangi restoranlara gidersiniz?
- Özel günlerde Kuruçeşme Marina'ya giderim. House Cafe, Fransız Sokağı, Marmaris Büfe ve Chocolate'ı seviyorum. Daha çok Nişantaşı'ndaki mekanları tercih ediyorum.

Kız Kulesinde romantik bir akşam yemeği mi, Asmalımescit'te rakı-balık mı tercihiniz olur?
- Gecenin özelliğine göre tercihim değişir.

Eğlenmek için nereleri tercih ediyorsunuz?
- Ortaköy'deki Anjelique ve Nişantaşı'ndaki Corridor en güzel adresler benim için.

Favori içeceğiniz?
- Kavunlu frozen.

Alışveriş merkezlerine sık gider misiniz?- Alışveriş merkezleri beni yoruyor. Ama üstü açık ve havadar olması sebebiyle Kanyon'u (Levent) tercih ediyorum.

Oturduğunuz semtin en çok nesini seviyorsunuz?
- Nişantaşı'nda oturuyorum. Rahat gezebildiğim, istediğim her şeyi rahatlıkla bulabileceğim bir yer. Merkezi bir yer olmasından dolayı seviyorum.

MERVE BOLUĞUR'UN FAVROİLERİ:

En sevdiği film: The Notebook

En sevdiği kitap: Irvin D. Yalom'dan 'Nietzsche Ağladığında'

En sevdiği şarkı: Şebnem Ferah, 'Ay Işığında Saklıdır'

En sevdiği müzik grupları: Muse ve Massive Attack

Vazgeçemediği markalar: Diesel, Chanel, Alexander McQueen Fendi

Sezonun en sevdiği trendleri: Chanel'in farklı renkteki ojeleri ve Sephora marka kırmızı ruj

Ayşegül'ün güzellik sırları!

Küçük Sırlar' dizisinin Ayşegül'ü Merve Boluğur, dizide en çok porselen beyazı teni ve kırmızı rujlarıyla dikkat çekiyor. Cosmopolitan HairS Beauty, genç oyuncuyla güzellik üzerine konuştu.
Bir dönem 'Acemi Cadı' dizisinde gizli güçlerini iyilik yapmak için kullanan masum bir kızı canlandıran Merve Boluğur, birden bire 'Küçük Sırlar'da kötülük için dünyaya gelmiş, vamp giysilerle erkekleri baştan çıkaran, kabarık saçlı, sinsi bakışlı bir kız olarak karşımıza çıktı. Oyunculuktaki başansı sayesinde iki zıt karakteri de (iki karakterinin de adınm Ayşegül olması bir tesadüfmüş) son derece gerçekçi bir şekilde ekrana yansıtan genç yıldız, bu iyiden kötüye geçiş deneyiminde hiç zorlanmadı. Bu konudaki en büyük yardımcısı ise şüphesiz günlük hayatta da severek kullandığı kırmızı renk ruju.
STİLİ TREND YARATTI Sizin için "Küçük cadı büyüdü" diyorlar. Bununla ilgili ne düşünüyorsunuz?'Acemi Cadı'da oynarken 19 yaşındaydım. Şu an 23'um. îster istemez yaşınızla birlikte değişiyorsunuz. Karakteriniz ve hayat görüşünüz oturuyor. Ama içimdeki çocuk hâlâ yerinde duruyor.
'Küçük Sırlardaki Ayşegül karakterini biraz anlatır mısınız?
Ayşegül, inişleri çıkışları olan, çıkarını düşünen, hırslı ve sivri bir tip. Geçmişte cam yandığı için biraz da hayattan intikam alıyor. Ben 'Ayşegül'ü çok seviyorum çünkü çok renkli bir karakter. Ayrıca saçı, makyajı, giyimi, hatta çantasını tutuşu bile bir trend yarattı!
Sokakta hayranlarınız durdurup dizideki stilinizle ilgili soru soruyorlar mı?
Evet, sürekli! Kızlar genelde giydiklerimle ve özellikle rujumla ügileniyorlar. Rujumun rengini ve markasmı soran çok kişi var.
KIRMIZI BENİM RENGİM
Rujunuzun markasını biz de öğrenebilir miyiz? Rujum Sephora'nm kırmızı ruju. Zaten tek bir kırmızısı var. Mat ve dolgun bir renk. Günlük hayatımda da bu rengi çok severek kullanıyorum. Hatta bu rol için görüşmeye gittiğimde kırmızı rujum ve yandan ayrık kabarık saçlarımla gitmiştim. Yönetmen beni görünce Ayşegül'ün de imajının böyle olması gerektiğini düşündü.
 Günlük hayatınızda nasıl giyinip makyaj yapıyorsunuz? Rahat kıyafetler giymeyi tercih ediyorum. Giyim stilimi salaş-şık olarak tanımlayabilirim. Çünkü muhakkak giydiklerime bir dişilik katarım. En çok bol üstler, gömleklerle taytlar ve mini şortlar giymeyi seviyorum. Tabii ki ruh halime göre de giyim tarzım değişiyor.

 
Çok formda görünüyorsunuz. Bunun için özellikle uğraşıyor musunuz?
Bir spor salonuna üyeyim ama ne zamandır gitmeye vakit bulamıyorum. Aslında bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum çünkü istediğimi yesem de kilo almıyorum. İnşallah bünyem hep böyle kalır.
KÖPEĞİMİ BİLE GÖREMİYORUM
Dizi için o kadar yoğun çalışıyoruz ki set dışında zaman bulabilirsem hemen eve gidip uyuyorum. Evde olduğumda kitap okuyup müzik dinliyorum. Köpeğime bile çok zor vakit ayırabiliyorum.
GÜZELLİK ANKETİ
 Parlatıcı mı ruj mu? Kesinlikle kırmızı ruj. Dizi öncesinde de çevremde kırmızı rujumla tanınırdım.
Kısa saç mı uzun saç mı? Uzun saç; ama kısa saçı hep kullanmak istemişimdir!
Dalgalı saç mı düz mü? Dalgalı! Hatta bozuk maşalı ve biraz da kabarık saçlar.
 Favori ojeniz? Dizide hep en moda renkleri sürüyoruz. Ben de bu renkliliğe alıştım; hepsini seviyorum.
KIZIL TUTKUNU Bakım yapmak mı yaptırmak mı?Yaptırmayı tercih ederim. Profesyonel oluyor ve birçok bakımı bir arada yaptırabiliyorum.
 Beyaz ten mi bronz ten mi? Beyaz ten tabu ki... Beyaz tenin çok daha asil, doğal ve hoş durduğunu düşünüyorum.
 Kızıl saç mı siyah saç mı? Siyah... Özellikle beyaz tende çok güzel duruyor. Ama bir ara saçımı kızıl değil de, turuncu gibi bir renk yapmıştım. İşlerim dolayısıyla o rengi pek kullanamadım ama içimde kaldı; ileride bu çılgınlığı tekrar yapabilirim!
 Cildinize nasıl bakıyorsunuz? Aslında cildimden yana şanslıyım. Pürüzlü bir tenim yok. Biraz kuru ama onu da nemlendirici kremlerle dengeliyorum. Özel bir bakım yapmıyorum. Sadece ara sıra peeling yapıyorum. Saunanın da cildime çok iyi geldiğini düşünüyorum.

SAÇIM ÖNEMLİ
 Saçlarınızın sağlığı için neler yapıyorsunuz?

Saçlarıma cildimden daha fazla önem veriyorum. Çünkü sürekli maşa yapılıyor, sprey uygulanıyor. Bu yüzden iki haftada bir kuaförüme gidip bakım yaptırıyorum. Evde de saç bakım şampuanları ve bakım ürünleri kullanıyorum.


 İlerisi için ne gibi planlarınız ve hayalleriniz var?Ben Müjdat Gezen Sanat Merkezi Oyunculuk Bölümü'nden mezunum ama eğitimden daha da çok bir oyuncunun kendini ve vizyonunu geliştirmesi gerektiğini düşünüyorum. İdealim çok geniş yelpazesi olan bir oyuncu olmak. 'Acemi Cadı'daki imajımı 'Küçük Sırlar'daki karakterimle kırdım. Ama 'Küçük Sırlar'daki 'Ayşegül' ile kalmak da istemiyorum. Her projede daha farklı ve zor rollerin üstesinden gelmek istiyorum. Bu yüzden bu proje bitince birkaç ay yurt dışında kalıp oyunculukla ilgili eğitim ve atölye çalışmalarına katılmayı çok istiyorum.

Marie Claire Eylül sayısının kapak çifti bu ay MerveBoluğur ve BurakÖzçivit.

Marie Claire'in eylül sayısı, 2011 - 2012 Sonbahar/Kış sezonuna özel moda ekiyle yarın raflardaki yerini alıyor.Marie Claire Eylül sayısının kapak çifti bu ay MerveBoluğur ve BurakÖzçivit.
25 Ağustos-25 Eylül arasında satış noktalarından 7,50 TL ye temin edebilirsiniz.!

Merve Boluğur&&Burak Özçivit-Marie Claire Eylül Sayısı

Dizilerde zaman, mekan, konu, kıyafet ve aksesuvar devamlılığı kadar 'kuaför devamlılığı'nın da büyük önemi var. Örneğin; geceyarısı odaya ıslak girip perişan bir halde uykuya daldıktan sonra sabah fönlü uyananları ya da merdivenden inmeye başladığında pembe, merdivenin son basamağında mavi ojeli olanları görmek artık sürprizden sayılmıyor.
Benzer bir olaya geçen hafta Star TV'nin Küçük Sırlar dizisinde rastladık. Ha Öldüren Cazibe
Konu aşk olduğunda; sonuna kadar giden, mantıktan çok duyguyu önemseyen iki genç oyuncu var karşınızda! Küçük Sırlar dizisindeki karakterleriyle fenomen yaratan Merve Boluğur ve Burak Özçivit; dizinin ekrana veda etmeye hazırlandığı şu günlerde aralarındaki öldüren cazibeyi son kez Marie Claire için yansıttılar.

Merve Boluğur-Ayşegül'ü özleyeceğim

İki yıl nasıl geçti?
Yorucu fakat oyunculuk anlamında keyifli zaman geçirdim diyebilirim.

...Sette yaşadığınız komik bir anınız var mı?
Enginay Gültekin’le karşılıklı bir sahnemiz vardı. Sahneye girdiğinde söylediği cümleye çok gülüyordum. En sonunda o cümleyi söylemeden tamamlayabildik sahneyi.

Dostluk anlamında bu set size kimleri kazandırdı?
Aslında herkesle güzel bir arkadaşlık kurdum. Fakat Dilara Öztunç ve Enginay Gültekin’le yakınlığımız biraz daha farklı.

Rol arkadaşlarınızın hiç bilmediğimiz bir özelliğini anlatır mısınız?
Dilara Öztunç sürekli kirpik kıvırıcısıyla dolaşır. Kirpiklerini düzeltmeden sahneye girmez.

Bizimle küçük bir sırrınızı paylaşır mısınız?
Sırrımı paylaşırsam sır olmaktan çıkar!

Artık veda zamanı geldi. ‘Küçük Sırlar’ setinin en çok neyini özleyeceksiniz?
Ayşegül’ü özleyeceğim (gülüyor).

HaftaSonu Dergisi

23 Ağustos 2011 Salı

KÜÇÜK SIRLAR’IN GÜZEL OYUNCU MERVE BOLUĞUR’UN KEYFİNE DİYECEK YOK!


KÜÇÜK SIRLAR’IN GÜZEL OYUNCU MERVE BOLUĞUR’UN KEYFİNE DİYECEK YOK!
Yakında ekranlara veda edecek olan Küçük Sırlar dizisinin Ayşegül’ü Merve Boluğur dün Cihangir’de Star Tv Süper Starlife ekibi tarafından görüntülendi.
Setarkası.com’un haberine göre, Küçük Sırlar dizisindeki performansıyla büyük beğeni toplayan Merve Boluğur, dün arkadaşlarıyla birlikte Cihangir’deydi. Arkadaşlarıyla uzun uzun sohbe...t eden güzel oyuncu Merve Boluğur’ûn keyfine diyecek yoktu. Geçtiğimiz günlerde yeni projeleriyle de izleyiciyi şaşırtmayı planladığını söyleyen Merve Boluğur sık sık kahkahalara boğuldu.Yer alacağı projeler şimdiden merak konusu olan Merve Boluğur’un ilerleyen saatlerde üşümesi ve üzerine şal alması dikkat çekti.

Merve Von Teese!

Merve von Teese! 'Küçük Sırlar' dizisinde oynadığı 'Ayşegül: karakteriyle çok konuşulan Merve arkadaşları tarafından dünyaca ün Dita von Teese'e benzetildiği ortaya çıktı.
 Geçen ay göğüslerine yaptırdığı silikonlarıyla dikkatleri üzerine çeken Merve Boluğur her geçen gün hayran kitlesini arttırmaya devam ediyor. Estetik operasyonundan mutlu olduğunu belirten Boluğur, en vazgeçilmez ihtiyacının da 'kırmızı ruj' olduğunu dile getirdi. Birçok internet sitesinde anketlerde "En Seksi Oyuncu" seçilen Boluğur, kırmızı ruju, siyah saçları ve bakışlarıyla çevresindekiler tarafından ünlü striptiz dansçısı Dita von Teese'e benzetiliyor.
 GÜNEŞE ÇIKMIYOR Dita von Teese'in hayran olduğu kadınların başında geldiğini söyleyen Merve Boluğur, bundan dolayı beyaz teninin bozulmaması için güneşe çıkmadığını, kırmızı rujunu eksik etmediğini ve saçlarını da aynı taradığını belirtti. Boluğur, özellikle kırmızı ruj sürmekten keyif alıyor ve bunu kendine çok yakıştırıyor. Von Teese'in ünlü şovunda kullandığı Martini bardağını Boluğur'a hediye etmek isteyen arkadaşları, güzel yıldıza bu bardakla sürpriz yapmayı planlıyor.

Akşam /
Emin BABACAN

'Dişi değil, sempatiğim!'

'Küçük Sırlar'ın Ayşegül’ü Merve Boluğur, içe dönük geçen çocukluğundan ilk aşkına ve evlilik planlarına kadar her şeyi Hafta Sonu dergisine anlattı.

Piyano başında fotoğraflarınızı çektik. Müziğe karşı ilginiz nasıl? 

- İyi bir dinleyiciyim. Sabah kalktığımda moduma göre müzik dinlemeyi seviyorum.

Sesiniz güzel mi?

- Yok, hiç güzel değildir.

Küçükken aynanın karşısına geçip hiç şarkı söylemediniz mi?

- Söyledim canım. Halamın eski bir gardırobu vardı, içinde gecelikler, tuvaletler olurdu. Onları giyip, iki aynalı tuvalet masasının önüne geçer, aynanın iki kanadını yaklaştırıp, iki taraftan kendime bakardım. Sonra da parfüm şişesini elime alıp şarkı söylerdim. Bütün kızlar, küçükken böyle şeyler yapmıştır herhalde...

Taklit ettiğiniz bir sanatçı var mıydı?

- Emel Sayın’ı çok net hatırlıyorum. şarkı söylerken ellerini kullanır ya, ben de onu taklit ediyordum.

Oyunculukla ilgili de, çocukluk dönemlerinize ait anılarınız var mı?

- Oyunculuğu hiç düşünmüyordum. Lise bitince reklamlarda oynamaya başladım, yine de “Oyunculuk yapayım” diye hiç düşünmedim. Ama “Keloğlan Kara Prens’e Karşı”nın galasında, kendimi beyazperdede izlerken büyülendim. “Ben bu işi yapmalıyım” dedim.

Bir dönem fotomodellik de yaptınız sanırım.

- Evet yaptım. O dönem çok keyif aldım. Hem harçlığımı çıkarıyordum hem de benim için enteresan bir deneyim oluyordu.

İlk kazandığınız parayı hatırlıyor musunuz?

- Fotoğraf çekimiydi sanırım. Acayip bir his, “Bu benim mi?” diye bakıyorsun. Muhtemelen sefam olsun diye çar çur etmişimdir.

Küçük Sırlar'daki Ayşegül karakteri çok dişi. Peki siz öyle misiniz?

- Hayır. Sempatiğim ama Ayşegül gibi dişiliğim ön planda değil.

Ayşegül okulda çok popüler bir de, gerçek hayatta durum neydi?

- Küçükken çok sessiz sakin, içine kapanık bir çocuktum. Ne çok başarılı bir öğrenci ne de çok güzel bir kızdım. Ön planda değildim. Kendi halinde takılan biriydim.

Sonra her şey değişti mi?

- Ayıptır söylemesi geçtiğimiz günlerde bir ödül aldım. Anneme “Anne sonunda sana güzel bir şey sunabildim” dedim.

Küçük Sırlar hayatınızı nasıl değiştirdi? Mesela sokağa çıktığınızda neler yaşıyorsunuz?

- Artık daha geniş bir kitle tarafından tanınıyorum. Aslında sivri bir rol oynadığım için başlarda korkuyordum. Ama insanlara o halim bile sempatik geldi. ış anlamında, en mutlu dönemimi yaşıyorum. ınşallah daha da mutlu olurum.

SADECE İKİ KEZ AŞIK OLDUM

Size göre aşk nedir?

- Hani ilk aşkın masumluğu, acemiliği ve acı çekmemiş hali vardır ya, işte ben o hali çok seviyorum. En güzel aşk, o küçük yaşlarda yaşanan. Çünkü ileride hayatın getirdiklerinden dolayı savunma moduna geçiyor, kendinizi serbest bırakamıyorsunuz.

İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz?

- Tabii. Lise yeni bitmişti.

O zaman çok az aşık oldunuz?

- Evet. İki defa.

İkincisi sürüyor mu şu an?

- Sürüyor.

Evliliği düşünüyor musunuz?

- Evliliğin düşünülerek yapılacak bir şey olduğuna inanmıyorum. Olması gereken zamanda olacaktır. Karşı değilim.

Kediden post, erkekten dost olmaz!

Küçük Sırlar'ın 'Ayşegül'ü Merve Boluğur, sanal alemde de fırtına gibi esiyor. Dizide gece hayatının nabzını tutan bir blog yazan Boluğur, gerçek hayatta da 'kucuksirlarim.com' sitesinde hayranlarının sorularına yanıt veriyor.
Bir buçuk milyondan fazla tık'lanan sitede kendisine yöneltilen soruları görüntülü biçimde yanıtlayan güzel yıldıza en çok kırmızı rujunun ve kıyafetlerinin markası soruluyor, işte Boluğur'dan ilginç yorumlar;

- Bazıları hâlâ erkeklerle kadınların arkadaş olabileceğini sanıyor. Annemin lafını size de söyleyeyim kızlar; kediden post, erkekten dost olmaz. Yine de, herkes illa kendi yaşamak, başını aynı betona çarpmak istiyor.

- Bazen diyorum ki, Ayşegül git boya saçını sarıya. Sen de romantik komedi kızı ol. Ama yok işte. Beynime de slikon taktırmam lazım, başka türlü olmaz.

- Uzun zamandır ağız tadıyla bir skandal yaşamadık. Ne kimsenin gizli görüntüleri ortaya çıkıyor, ne de kirli işleri. Sence de ortalık fazla sessiz değil mi? Fırtına öncesi sessizlik olabilir mi?

- Arkadaşına iyilik yaparken bir daha düşün. Ben sana sonucu baştan söyleyeyim, iyilik insanlara yaramıyor. Zaten kötülük dediğin, aşırıya kaçmış iyilik değil de nedir?

AKŞAM

Her değişik rolde farklı bir yönünü keşfediyorsun!

Her değişik rolde farklı bir yönünü keşfediyorsun! Oyuncuda zaten mevcut olan renkler, farklı roller sayesinde ortaya çıkıyor.'

- " Acemi Cadı" daki Ayşegül. "Küçük Sırlar"daki adaşından çok farklıydı. Saf ve masum bir karakteri canlandırmak mı daha zor yoksa daha sivri köşeli olan Ayşegül'ü mü?
Eğitim almış olduğum Müjdat Gezen Sanat Merkezinde her türlü rolün altından nasıl başarıyla kalkacağımızı öğrendik. Her rolde farklı bir yönünü keşfediyorsun. Oyuncuda zaten mevcut olan renkler, farklı roller sayesinde açığa çıkıyor. Bazı oyuncular belli rollere daha yatkın olabiliyor. Benim için önemli olan farklı roller deneyerek kendimi zorlamak çünkü kendimi geliştirmeyi seviyorum.

-Küçük Sırlar'daki Ayşegül'ün daha renkli bir karakter olduğunu söyleyebilir miyiz? Ayşegül çok zeki bir karakter. Aslında göründüğü kadar katı değil, içinde naif, duygusal bir tarafı da var. Fakat bunu örtbas edebilmeyi beceriyor. Aynı zamanda çok da dişi. Ayşegül'ün farklı katmanları ve derinliği var. Onu canlandırmak çok eğlenceli. Babası ortada yok ve anneden şefkat görmüyor. İkili ilişkilerinde çok mutlu olamamış bir karakter, dolayısı ile hırçın bir kişilik. Sevgiyi ancak hırçınlık yaparak elde edebileceğini düşünüyor. Ayşegül çok acı çektiği için, başına gelenlerin acısını bastırabıliyor ve başarıyla kamufle ediyor. Hassas tarafını ancak tek başına kaldığı zaman görebiliyoruz. Ben de bu karakteri çok seksi ve karizmatik buluyorum. Elimden geldiğince onu yansıtmaya çalışıyorum.

-Diziden arta kalan zamanını nasıl değerlendiriyorsun? Bizim programımız oldukça yoğun. Ben elimden geldiğince uykumu almaya çalışıyorum. Hatta setin olmadığı tek günlük tatillerde, gün boyu uyuduğumu bilirim. Kendime vakit ayırıyorum. Sauna ve havuzdan faydalanarak bedenimi dinlendirmeye çalışıyorum. Fazla spor yaptığım söylenemez. Biraz da arkadaşlarımla ve ailemle vakit geçirip sosyalleşiyorum.

Cihangir mi, Nişantaşı mı, Boğaz mı?  Kesinlikle Nişantaşı! Doğma büyüme Teşvikiyeliyim. Orada çok rahat ediyorum. İstediğim zaman çıkıp dolaşabiliyorum.

Tatil planların varmı? Nereye gitmeyi planlıyorsun?Çocuksu bir yönüm vardır. Bu yaz Dısneyland'e gitmek istiyorum! Bana oldukça iyi geleceğini düşünüyorum.

Seyahate çıkarken olmazsa olmazların neler?Güneş gözlüğü, şapka, bikini, parmak arası terlikler ve pareo olmadan tatile çıkmam.

Cildinin çok güzel olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.Özel bir bakın uyguluyor musun?Cildinim pürüzsüzlüğü genetik olmalı Çünkü annemin de cildi çok güzeldir. Asla makyajımı silmeden yatmam, ara sıra buhar banyosu yaparım. Vücut yağları kullanmayı çok severim. Bedenimi nemlendirmeye özen gösteririm.

Güzel cildini güneşten nasıl koruyorsun?Çok güneşlenmiyorum aslında. Yaşım küçükken bronzlaşmaya daha meraklıydım ama şimdi kendimi beyaz tenli olarak daha çok beğeniyorum.

Sette oyunculara çok fazla makyaj yapıyorlar. Senin günlük hayatta makyajla aran nasıl?Mümkün olduğunca makyaj yapmıyorum. Benim zaten en sık kullandığım ürün kırmızı ruj, aynı Ayşegül gibi. Ama artık dudaklarım çok kuruduğu için onu bile kullanamıyorum. Ruju dizi setinde defalarca tazelemek gerekiyor. Günlük hayatımda cildimi dinlendirmem lazım.


Dizi setinde saatlerin çok yoğun geçtiğini tahmin ediyorum.Bu yoğun tempoda beslenmene dikkat edebiliyor musun?Açıkçası ben, bol bol fast food yiyorum! Normal yemeklerle yeterli enerjiyi toplayamıyormuşum gibi geliyor. Çekim mekânları da sık sık değiştiği için istediğim yemeği her zaman bulamıyorum. Ara sıra salata da yiyorum. Ama genelde hamburger veya pizza tercih ediyorum. Bu tempoda biraz düzensiz besleniyorum aslında. Dizi setinde enerjim düşüyor ve onu geri kazanmam gerekiyor. Yemek yemeyi seven bir insanım, hayatımın hiçbir döneminde kendimi kısıtlamadım.

Yemek pişirmeyi sever misin?Bir ara işim gereği Antakya'da yaşadım, orada bir evim vardı. Tatil günlerimde denemelerim oldu. Öğrenmek adına yemek yapmaya başladım, fena da sonuçlar almadım. O kadar iddialı değilim ama en azından pilav yapmayı öğrendim. Pratik yaptıkça daha iyi yemek yapacağıma inanıyorum. Yemek pişirmek çok keyifli.

"Küçük Sırlar" dizisi bitince, nasıl bir projede yer almak isterdin?Her zaman daha farklı roller denemek istiyorum. Kendimi tekrar etmeyi asla istemem. Güçlü bir karakter oyuncusu olabilmeyi çok isterim. Eğer Türkiye'de doğru dürüst korku filmi çekiliyor olsaydı, bir vampiri canlandırmak isterdim.

Oyunculuğu nasıl seçtin? Küçükken hayalim aslında oyuncu olmak değildi. Önce fotomodellikle başladım. Ardından bir sinema filmii teklifi geldi. Kendimi beyaz perdede izleyince bu işi yapmam gerektiğine karar verdim.  O anda kendimi daha da ileriye taşımak isledim. Çalışma şartlarının zorluğu bile bana keyif veriyor. Sette ne kadar yorulsam da asla bıkmıyorum. Sevdiğim işi yaptığımı rahatlıkla söyleyebilirim.

Oyunculuk anlamında kendini nasıl besliyor, neler yapıyorsun?Bol bol sinema filmi izliyorum. Oyunculuk hakkında kitaplar okuyorum. Oyuncu koçlarından faydalanıyorum. Oyunculuk ucu bucağı belli olmayan bir deniz gibi, kendini sürekli olarak yenilemen gerekiyor.


Sence aşkta mantığa yer var mıdır?Aşk, aklın çok fazla müdahale edebileceği bir durum değil bence... Önemli olan bireyin kalbi. Fakat kadın ve erkeğin aynı çizgide durması,aynı standartlara sahip olması da gerekiyor. Bireyler gerek kafa,gerek kültür olarak aynı seviyede olmalı.


WOMEN'S HEALTH

‘Kötü karakterimi seviyorum'

Yeni kuşak oyuncu Merve BoluğurDizideki hırslı, hatta takıntılı ve içten pazarlıklı Ayşegül rolünden çok memnun olan Merve Boluğur oyunculukta kendini zorlamayı seviyor. Bir oyuncuda olması gereken özellikleride şöyle sıralıyor; "Bir; oyuncu işini severek yapmalı. İki; disiplinli olmak şart. Üç; oyuncu görsel ve ruhsal olarak da kendine iyi bakmalı.

'Küçük Sırlar'dizisinde fettan, içten pazarlıklı ve hırslı Ayşegül'ü canlandıran Merve Boluğur rolünü seviyor. O kadar seviyor ki Ayşegül karakterini büyük bir inançla savunuyor. Ama güzel oyuncu zaten mesleğine aşık. İşini bu kadar seven biriyi' söyleşmek, on bilmem ama bana keyif verdi.
Memo ve Ayşegül arasındaki duygusal bağ, Ayşegül'ün bambaşka bir yönünü gösterdi bize. Aslında duygusal bir tarafı da varmış demek ki. Bu yüzden mi o kadar hırslı hayata karşı?Aslında o haliyle kalmayı kendisi de isterdi ama hayatın bazen bize yaşattığı bazı şeylerden dolayı karakterimizi daha farklı yansıtabiliyoruz.
Köşe yazarlığı teklifine Ayşegül'ün sıcak bakması onu hayranlarıyla başka bir platformda buluşturabilir mi? Her bölümdeki Ayşegül'ün köşe yazısını www.kucuksirlarim.com bloğunu takip edebilirsiniz. Bence Ayşegül'ün takipçileri için çok güzel bir fırsat. 'Küçük Sırlar’a da ulaşabilirler. Takip ettiği moda blogları dinlediği müzikler, beğendiği modacıların da bilgilerine ulaşabilecekler. Tamamen Ayşegül'e ve Ayşegül'ü sevenlere özel bir yer. Tabii ki aynı zamanda her bölümde yaşanılan 'küçük sırlar'ı da sizinle bloğumuzdan paylaşabileceğiz.
Ayşegül'ün köşe yazılan tüm oyunlarını açığa çıkaracak mı?
Evet, dizinin diğer karakterleri ile ilgili tehlikeli durumlar söz konusu. "Ayşegül rolünü çok seviyorum"
Ayşegül karekteri için sizin için ne kadar önemli? Oynamak istediğiniz bir rol var mı? Hayatıma çok etki eden ve gerçekten çok severek oynadığım bir rol. Oynamak istediğim daha farklı roller var elbette. Her projede farklı karakterleri canlandırmak istiyorum.
Kırmızı rujla o kadar özdeşleştiniz ki ben bir kozmetik firmasının sahibi olsam, sizinle reklam çekerdim. Bu tarz reklam teklifleri alıyor musunuz? Görüştüğümüz projeler var fakat şu anda netleşmiş değil. Rujun rengi ile ilgili çok fazla reaksiyon alıyorum, markasına kadar merak ediliyor. Hatta normalde kırmızı ruj kullanmayanlann bile başladığını duyuyorum. Günlük hayatımda kullandığım tek makyaj ürünü de kırmızı rujumdur .
Dizi başladığından beri Sinem Kobal'la aranızda bir rekabet söz konusu oldu, hatta Sinem'in bu duruma sinirlendiği yazıldı. Aranız nasıl? Set dışında da görüşüyor musunuz? Herşeyin doğrusunu sizden duymak isteriz. Başından beri birçok haber çıkıyor. Ben ilgi çeken ve başarılı olduğunu düşündüğüm kişilerin bu tarz haberlere her zaman maruz kaldığını düşünüyorum. Sonuçta bir iş yapıyoruz. Herkes elinden geleni yapmaya çalışıyor. Bu tarz haberlere takılmıyoruz. Zaten takılırsak normal yaşantımızı sağlıklı şekilde yürütemeyiz.
'Ayşegül' karakteri çok hırslı. İstediğini almadan vazgeçmeyen bir tip. Sizin böyle takıntılarınız var mı? Gönülden istediğim şeylerin sayısı çok az. Bu yüzden istediğim şeylerin olması adına bir takıntım var. Ama olmuyorsa da "Hayırlısı" deyip geçebiliyorum.
Ünlü olduğunuzu ilk ne zaman ve nerede anladınız? Kanal D'nin sezon açılışı gecesi davetliydim. Barkovizyonda yeni dizilerin tanıtımı dönüyordu. Kendimi perdede gördüğümde heyecanlanmış ve o anın büyüsüne kapılmıştım.
Sınırlarını zorlamayı seven bir oyuncu musunuz? Sevdiğim bir işi yapıyorum. Amacım karakter oyuncusu olmak... Her işte olduğu gibi rolünü de inandıncı kılmak zorundasın. Benim için önemli olan da bu. Normal yaşantımızın seyrinde neler yaşanıyorsa oyunculukta da öyle olması gerektiğine inanıyorum. Kendimi zorlamayı seviyorum.
Geri çevirdiğiniz için pişman olduğunuz bir rol oldu mu? Hayır, olmadı. Yer aldığım projeler açısından çok şanslı olduğuma inanıyorum. Çalıştığım tüm yapım şirketleriyle de her zaman ilişkilerim iyiydi. Onlan da her zaman bilerek ve isteyerek seçtim. Bu konuda hislerime güveniyorum doğrusu.
Küçükken anneniz size en çok ne derdi? Neye dikkat etmenizi isterdi? "Ne yaparsan yap, yeter ki ne yaptığını bilelim" derdi. Yani her zaman onlara karşı dürüst, samimi olmamı isterdi.
Son zamanlarda yaptığınız en iyi şey ne? Kendimi dinlemek ve dinlenmek için kısa süre de olsa tatile çıktım. Bence bu, son zamanlarda kendim için yaptığım en iyi şeydi.
Size ne denmesinden hoşlanmıyorsunuz? 'Güzelim' ve 'kızım' gibi hitaplardan hiç hoşlanmıyorum.
Bir oyuncuda olması gereken bütün özellikleri taşıyor musunuz? Bir oyuncunun her şeyden önce işini severek yapması lazım. Aksi takdirde çok zor bir duruma gelebilir. Bu meslekte en önemlisinin disiplin olduğuna inanıyorum, her işte olduğu gibi. Sete vaktinde gitmeyi ve bölüm senaryosuna en iyi şekilde hazırlanmaya çalışarak işimle ilgili kendi adıma en önemsediğim şeyleri yapıyorum. Ayrıca bir oyuncunun görsel ve ruhsal olarak da kendine iyi bakması lazım.
Yaptığınız en büyük çılgınlık ne? Bunu burada paylaşmam en büyük çılgınlık olur.
Posta Cumartesi

Ayşegül'ün sırrı rekora gidiyor

Ayşegül'ün sırrı rekora gidiyor "Küçük Sırlar" dizisinin geçtiğimiz hafta açılan bloğu, büyük ilgi gördü.
Dizinin yeni bölümleri yayınlanmadan önce izleyicilere Ayşegül karakterinin ağzından ipuçları  veren köşe yazıları, 3 günde 50 bin kişi  tarafından tıklandı.
 Ziyaretçilerin ilgisi, karakteri canlandıran Merve Boluğur'u da sevindirdi: "Bu kadar yoğun bir ilginin olmasından dolayı mutluyum.
Belki ilerleyen zamanlarda Ayşegül'ün takipçilerine bazı sürprizleri olabilir."

Tarkan'ın klibinde oynamak istiyor

Küçük Sırlar dizisindeki rolüyle şöhreti yakalayan Merve Boluğur'un daha önce kliplerde de rol aldığı ortaya çıktı. Yıllar önce Kolpa adlı grubun "Kadınım" adlı şarkısının klibinde rol alan Boluğur, iki yıl önce de Keremcem'in "Yutkunamıyorum" adlı şarkısında kamera karşısına geçti. "Teklif geldiğinde pek sıcak bakmamıştım ama klibin yönetmeni çok yakın arkadaşımdı, onu kıramadım" diyen genç oyuncu, "Şimdi kimin klibinde rol almak istersin" sorusuna, "Tarkan'ın klibinde oynamayı isterdim" yanıtını verdi. Boluğur, Tarkan'ın son albümündeki "Öp" adlı şarkıyı çok sevdiğini de söyledi.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

Merve Boluğurun Gözünden Modaya Bakış

Pınar Yılmazerler: Biraz da moda... Ne tarz kıyafetleri tecih ediyorsun?
Merve Boluğur: Spor ve şık olanlarını... Özellikle mini etekler, dar badiler ve kot pantolonlar tercihimdir.
Pınar Yılmazerler: En favori renklerin?
Merve Boluğur: Gri çok sevdiğim bir renk. Siyah, pembe, mor ve koyu yeşil sevdiğim renklerdir.
Pınar Yılmazerler: Ya aksesuvarların?
Merve Boluğur: Saat kullanmayı çok seviyorum. Ve renkli küpeleri...
Pınar Yılmazerler: Alışverişle aran nasıl?
Merve Boluğur: Son zamanlarda daha çok alışveriş yaptığımızı söyleyebilirim.(gülüyor) Görsel bir işin içinde olmak bu yönde tercihimi artırıyor diyebilirim.
Pınar Yılmazerler: Giyimde tercih ettiğin markalar var mı?
Merve Boluğur: Belli markalar var... Örneğin Mango, Zara, Topshop bunların başında geliyor benim için.
Pınar Yılmazerler: Son olarak eklemek istedikleri var mı?
Merve Boluğur: Bunu ilk defa söylüyorum... Burdan yapımcımıza , yönetmenimize ve anneme çok teşekkür ediyorum. Herkese çok minnettarım. Ve çok mutluyum.

"Ailemizin Küçük Kızı"

. Merve'nin Dönüm Noktası
Pınar Yılmazerler: Algida ve Burger King reklamları ile sık sık ekranlara geliyordum. Ama büyük çıkışını "Acemi Cadı" ile yaptın.. Bu dizi Merve için bir dönüm noktası olabilir mi?
Merve Boluğur: Kesinlikle öyle. "Acemi Cadı" benim için çok büyük bir şans, diyebilirim. Özellikle oyunculuk anlamında...
Pınar Yılmazerler: Duyduğum kadarıyla hayallerini oyunculuk değil de sunuculuk süslüyormuş?
Merve Boluğur: Aslında evet. Nedense aklımda hep sunucu olmak vardı. Konu oyunculuğu istememem ya da sevmemem değil. Nedense sunuculuk aklımdaydı. Ama dediğim gibi oyunculuğa adım atmam benim için büyük bir şans. Hayatıma da bir anda girdi. Ve çıkacak gibi görünmüyor... (gülüyor)
Pınar Yılmazerler: Peki sunuculuk teklifi alsan değerlendirir miydin?
Merve Boluğur: Kesinlikle...
Pınar Yılmazerler: Ne gibi bir şey mesela?
Merve Boluğur: Gençlere yönelik bir program olabilir... Moda ya da güncel konuların işlendiği bir program da hiç fena olmaz (gülüyor).

Merve Boluğurla dizi Üzerine...


Pınar Yılmazerler: "Acemi Cadı" aslında hepimizin bildiği "Sabrina"dan uyarlanan bir dizi... Sabrina'yı sen de izler miydin?
Mrve Boluğur: Hem de fanatiklik ölçüsünde (gülüyor). Ama bir gün gelip de yerli Sabrina olacağımı hayal bile edemezdim (gülüyor).
Pınar Yılmazerler: Gerçekten de dizideki gibi sihirli güçlerin olsun ister misin?
Merve Boluğur: Bu soruyla çok karşılaşıyorum... Ama inanın istemezdim... Dizide her şey tadında, sihir bile... Eğer illa da böyle bir gücüm olacaksa, sadece çok çok sıkıştığım anlarda kullanırdım herhalde.
Pınar Yılmazerler: Dizide Ayşegül'sün. Merve ile benzer yönlerin var mı?
Merve Boluğur: Aslında benzer yönümüz çok. Örneğin, iyi kalpli oluşu, samimi, güleryüzlü oluşu. İkimiz de insanlara elimizden geldiğince yardım etmeye çalışıyoruz. Tek farkımız onun sihirli güçleri olması...
Pınar Yılmazerler: "Keloğlan Kara Prense Karşı"da da izledik seni. Ufukta yeni bir sinema filmi projesi var mı?
Merve Boluğur: Bu aralar o kadar yoğunum ki böyle bir teklif alsam da sanırım yer alamayacağım. Ama dizi bittikten sonra film oyunculuğunu isterim tabii ki...
Pınar Yılmazerler: 19 yaşındasın ama dizideki gibi 16 yaşında gösteriyorsun. Sence bu ilerisi için bir avantaj mı?
Merve Boluğur: Hem de nasıl... Özellikle uzun bir dönem genç kız rollerinde oynayabileceksem...
Pınar Yılmazerler: En büyük hayalini sorsak?
Merve Boluğur: Oyunculukta en iyi noktaya gelebilmek tabii ki. Başarılı bir oyuncu olmak ve en iyi projelerde yer almak.
Pınar Yılmazerler: Merve, çekimler dışında neler yapar?
Merve Boluğur: Pek bir şey yapamıyorum... Eğer vaktim olursa -ki pek olmuyor- ya uyuyorum ya da alışverişe çıkıyorum.
Pınar Yılmazerler: Dizi ile birlikte eminim hayranlarının sayısı da arttı. Senin adına bir FanClup bile açılmış... Ünlü olmak hayatında neleri değiştirdi?
Merve Boluğur: Tabii ki bu durum beni çok mutlu ediyor. Yavaş yavaş fark ediyorum aslında tanınıyor olduğumu. Ama dışarı çıktığım o kısa sürede bile benden imza isteyenler, öpmek isteyenler çıkıyor. Bütün bunlar çok hoş.

Merve Bolugur'un Okul Hayatı


Pınar Yılmazerler: Müjdat Gezer Sanat Merkezi'nde tiyatro eğitimi alıyorsun. Eğitime bakışını da soralım.
Merve Boluğur: Bu işlere tiyatro eğitimi alırken başladım. Tabii hocalarımın büyük desteğuy. Bence eğitim her alanda olduğu gibi oyunculukta da şart. Eğitim daha başarılı olmanızı ve ilerlemenizi sağlayacaktır. Tabii yetenek de olmalı. Bence ikisi birarada olmalı...
Pınar Yılmazerler: Okulların açılmasına sayılı günler kaldı... Sen de bir öğrenci olarak bu heyecanı yaşıyor musun?
Merve Boluğur: Pek sayılmaz...
Pınar Yılmazerler: Neden?
Merve Boluğur: Çünkü çekimler 6 gün sürüyor. Sabah 8:00'den gece yarılarına kadar. Bu yoğunlukta okula devam etmemin imkanı yok... Bu yıl okulu dondurmayı bile düşünüyorum. O nedenle bu yıl, ders zili benim için oldukça buruk çalacak...

Merve Boluğur'un Okulda İlk Günü


Pınar Yılmazerler: İlköğretime başladığın o ilk günü hatırlıyor musun?
Merve Boluğur: Hatırlamam mı... Annemin ellerini sıkıca tutmuş, hıçkıra hıçkıra ağlamıştım (gülüyor).
Pınar Yılmazerler: Peki okul alışverişini iple çeken öğrencilerden miydin?
Merve Boluğur: Şöyle söyleyeyim; okul alışverişine çıktığımız zaman annemden tek isteğim şey önlüğümün etek boyunun mini olmasıydı (gülüyor). Benim için okul araç ve gereçleri bir yana okul önlüğüm bir yanaydı...
Pınar Yılmazerler: Dizide aynı zamanda öğrenciliğinle de ön planda olan bir genç kızsın... Gerçek hayatta da dizideki gibi başarılı bir öğrenci misindir?
Merve Boluğur: Aslında tam tersi diyebilirim. Ders çalışmayı pek sevmezdim. Hatta hep son dakikalarda, çok sıkıştığım zamanlarda çalışırdım. Ama şimdi sevdiğim bir okuldayım ve sevdiğim konular üzerinde yoğunlaşıyorum. Bu da başarılı bir öğrenci olmamda beni oldukça etkiliyor diyebilirim.

"Acemi Cadı'nın Ayşegül'ü" Röportajı eski haber

Merve Boluğur, 7'den 77'ye herkesin sevgisini kazanmış yetenekli bir oyuncu... Güzelliğinin yanı sıra sempatik ve sıcak kanlı bir genç kız olan Merve Boluğur'un yüzünden gülümseme hiç eksik olmuyor.
Acemi Cadı'da canlandırdığı Ayşegül karakteri ile büyük bir çıkış yakalayan Merve, şimdilerde Aşk Yeniden'in Eylül'ü olarak karşımızda.
Başrollerini Türk Sineması'nın Sultanı Türkan Şoray ile usta aktör Cihan Ünal'ın paylaştığı dizide Merve, Türkan Şoray-Cihan Ünal ikilisinin kızlarına hayat veriyor. Genç oyuncuyla yeni dizisi, beklentileri, hedefleri ve alışverişle modaya bakışını konutuk.
Mujgan Kulle: Merhaba Mervecim... En son görüşmemizden bu yana nasılsın bakalım?
Merve Boluğur: Keyifli, enerjik ve pozitif...
Mujgan Kulle: Her zamanki gibi desene...
Merve Boluğur: Evet öyle... (gülüyor)
Mujgan Kulle: Bize önce "Eylül"ü anlat...
Merve Boluğur: Eylül, benimle aynı yaşlarda, çok şeker, aklı başında, pozitif, ailesine fazlasıyla düşkün ve yurt dışında mastır yapmış, sevdiği genç olan Aslan'la evlilik hayalleri kuran bir genç kız.
Aslan'la birlikte ailesine süpriz yaptığı bir anda, ailenin de ona bir sürprizi olacak. Çünkü annesi ile babası ayrılmanın eşiğinde. Fakat Eylül bundan habersiz ve ne olduğunu anlamaya çalıştığı bir dönem geçirecek... Sonrasını anlatmam, izleyenlere sürprizimiz olsun.
Mujgan Kulle: Öyle olsun bakalım... "Aşk Yeniden"de Yeşilçam'ın iki dev ismi, Türkan Şoray ve Cihan Ünal'la aynı seti paylaşmak sana artılar getirecektir...
Merve Boluğur: Kesinlikle, hatta şimdiden getirdiğini söyleyebilirim. Bu diziyi seçmemin en önemli sebebi kadrosunun çok iyi olmasıydı. "Acemi Cadı"yla iyi bir başlangıç yaptım ve ikinci işim de, beni bir adım daha ileri götürecek bir proje olsun istiyordum. Bunun için senaryo, yönetmen ve oyuncu kadrosu önemliydi. Türkan Şoray'ı duyduğum anda "kesinlikle bu işte ben de olmalıyım" dedim.

Merve'nin Usta Heyecanı


Mujgan Kulle: Çekimler sırasında heyecanlanıyor musun?
Merve Boluğur: Daha baştan oyunculuğu tercih etmemde Türkan Hanım ve filmlerinin çok büyük etkisi olduğunu söylemeliyim. İster istemez heyecan oluyor... Hatta, ilk bölümde Türkan Hanım'la oynadığım bazı sahnelerde heyecandan zorlandığım bile oldu. Özellikle benim gibi bu işin başında olan biri için inanılmaz bir tecrübe, Türkan Hanım'la oynamak.
Mujgan Kulle: Kendi oyunculuğunu eleştirdiğin oluyor mu?
Merve Boluğur: Tabii ki... Sürekli gözlem yapıyorum. Kendimi eleştirmek de çok hoşuma gidiyor. Çünkü öylelikle hep daha iyisini yapma azmi kazanıyorum.
Dizinin sesli çekilmesi de benim için büyük avantaj oldu. Diksiyonuma çok dikkat ediyorum.
Acemi Cadı'dan sonra bu işimde de çok şanslı olduğumu düşünüyorum.
Cihan Bey de son derece disiplinli, işini çok seven bir aktör. Diksiyon konusunda bana çok yardımcı oluyor. Onları izlerken bile çok şey öğreniyorum.
Zaten kimse "oldum" dememeli bana göre. Eğer dersem kendimi asla geliştiremem.
Oyunlarımı ekrandan izlerken "şöyle yapsaydım ya da yok daha iyisi olabilirdi" ölçüp biçiyorum. Bu ikinci işim, emin adımlarla daha iyiye gittiğimi düşünüyorum. Ama bir oyucunun gerçek performansını tiyatro ve sinemada sergileyebileceğine inanıyorum. Ve iyi bir sinema filmiyle bunu gerçekleştirmek istiyorum. Bu ilk sesli çekim deneyimimde diksiyonla ilgili problemlerimi düzeltmeye çalışıyorum. Hatta bunun için ders de alıyorum.

Emin adımlarla


Mujgan Kulle: Peki Merve nasıl bir oyuncu?
Merve Boluğur: Benim "oyuncu olmalıyım" dediğim ilk an, sinemaya gidip kendimi beyaz perdede gördüğüm andı. O andan bu zamana yaklaşık 3 sene geçti ve o karar kendi adıma aldığım en doğru karardı.
Oyunculuk çok farklı bir şey. Her türlü karaktere bürünebiliyorsunuz. Oynadığınız an, Merve ve Merve'nin o anki ruh hali geride kalıyor. Başkası oluyorsunuz. Dışarıdan kolay da gözükse, çok emek ve zaman isteyen bir iş olduğu tartışmasız.
Mujgan Kulle: Çekimler nasıl gidiyor?
Merve Boluğur: Çok keyifli... Bazen çekimlerin sabaha kadar sürdüğü bile oluyor ama hiç şikayet etmiyorum. Çünkü benim evim, setim ve böyle olduğu için çok mutluyum.
Mujgan Kulle: Hayalini kurduğun bir proje ve canlandırmak istediğin bir karakter var mı?
Merve Boluğur: "SinCity"ye bayılırım. Filmin çizgi roman olması ve siyah-beyaz görüntüler çok hoşuma gidiyor. Her izlediğimde "bu filmde ben olsaydım, ne yapardım?" diye seyrediyorum. Ama en çok arıza, depresif, kötü karakterler ilgimi çekiyor. Bir de erkeksi bir kadını oynamak...
Mujgan Kulle: Genç oyuncuların sayısı günden güne artıyor. Sana göre artı ve eksileri neler?
Merve Boluğur: Dizilerin artmasıyla birlikte oyuncu ihtiyacı fazlalaştı doğal olarak. Günümüzde oyuncu olmak çok zor değil. Çünkü tüm bu dizilere insan yetiştirmek gerekiyor. Bunların kimi kendini gösteriyor, kimi zaten başarısızsa yok olup gidiyor. Tabii bir dizide oynayıp "ben oyuncu oldum" diyenler de var. Bir, iki diziyle oyuncu olunmuyor... Özellikle bu işe senelerini vermiş, çok yetenekli ve şevkle çalışan insanların yerine sadece güzel veya şöhretli olduğu için oynatılan insanları da görüyoruz. Ama izleyicinin bunu ayırabildiğini düşünüyorum.
Mujgan Kulle: Oyunculuğu seçmek isteyen gençlere önerilerin...
Merve Boluğur: Çok acele etmesinler, okullarını bitirsinler. Aile, her yerde olduğu gibi burada da çok önemli. Aileler çocuklarının hep yanında olsun. öncelikle bu işi gerçekten sevmeleri gerekiyor. Kendilerini bilmeleri de çok önemli. Çünkü para kazanıyorsun, tanınmaya başlıyorsun. Ama şöhret dediğimiz şey, gelip geçici. "Aile, iyi ajans, doğru tercih" diyorum kısacası.
Mujgan Kulle: Çekimler dışında neler yapıyorsun?
Merve Boluğur: Kendime vakit ayırmayı, yalnız kalıp kendimi dinlemeyi tercih ediyorum. Film izliyorum bol bol, internete giriyorum, arkadaşlarım ve ailemle vakit geçiriyorum. Genelde Nişantaşı'ndayım... Burada gezmek bana iyi geliyor.

Yeni bir akım oluşturacak


Mujgan Kulle: Acemi Cadı'da Ayşegül'ün giyim tarzı beğeni toplamıştı. Bu dizide de moda akımı yaratabilecek misin?
Merve Boluğur: Ayşegül'ün takıları, tokaları içi az uğraşmadık...(gülüyor) Çok keyifliydi, taçların üstüne tüy takıp Ayşegül taçları veya küpeden kolye yapıyordum. Özellikle çocuk izleyici çok dikkatli, ne giydiğini, ne taktığını çok iyi gözlemliyor. Ben de, kendim üstüne bir şeyler, katmayı, her şeyi çok amaçlı kullanmayı seviyorum. Bunu normal yaşantımda da yapıyorum. Acemi Cadı'daki yönetmenim Feride Abla bana "Sen moda editörlüğü yapsana" diyordu... (gülüyor) Çünkü bir hafta giydiğim bady'yi birkaç hafta sonraki bölümde süsleyerek eteğe dönüştürdüğümü biliyordu... Yeni dizide Eylül'ün giyim tarzı bana çok yakın, genç kızların ilgisini çekecek, diye düşünüyorum.
Mujgan Kulle: Yeni sezon tasarımlarını nasıl buldun? En beğendiğin parçalar neler oldu yeni sezonda?
Merve Boluğur: Kısa botları sevdim. Vazgeçilmezlerimse şort, eşofman, kırmızı topuklu ayakkabı ve şapkalar.
Mujgan Kulle: Alışverişle aran nasıl?
Merve Boluğur: Son zamanlarda daha çok alışveriş yaptığımızı söyleyebilirim.(gülüyor) Nede olsa görselliğin ön planda olduğu bir iş yapıyorum ve alışveriş yapmak beni mutlu ediyor.
Mujgan Kulle: Giyimde tercih ettiğin markalar var mı?
Merve Boluğur: Belli markalar var tabii... Örneğin Mango, Zara, Topshop bunların başında geliyor benim için..

Merve Boluğur Röportaj! Merve Boluğur Nelerden Hoşlanır!

Merve Boluğur'un Süper Dergisi'ne yaptığı açıklamalar. Nelerden hoşlanır, nasıl giyinir, stil sırları nelerdir?
Evet, son günlerin en çok merak ve takip edilen oyuncularından Merve Boluğur. Acemi Cadı'dan sonra Küçük Sırlar dizisinin hırçın güzeli olarak karşımıza çıkan Merve Boluğur, alışveriş ve moda üzerine Süper Dergisi'ne konuştu.

Bakın Merve Boluğur'un stil sırları nelermiş?

Bu sezon başında aldığınız ilk ürün?
Merve Boluğur: Yırtık tayt ve tulum.

Yakında almayı planladığınız ürün?
Merve Boluğur: Kısa bot.

Sezonun en sevdiğiniz trendleri?
Merve Boluğur: Ceketler, taytlar, deriler ve renkli ojeler.

En sevdiğiniz aksesuar?
Merve Boluğur: Güneş gözlüğü.

En sevdiğiniz çanta markası?
Merve Boluğur: Chanel.

Tercih ettiğiniz jean markası?
Merve Boluğur: Diesel.

En sevdiğiniz tasarımcılar?
Merve Boluğur: Alexander McQueen, Fendi, Zeliha Kaçar.

En iyi alışveriş arkadaşınız?
Merve Boluğur: Kendim.

Ucuz kaçış noktalarınız?
Merve Boluğur: Zara, Atlas Pasajı, Polo Garage.

Alışverişe çıktığınızda mutlaka uğradığınız mağazalar?
Merve Boluğur: Zara, Topshop, Miss Sixty, Harvey Nichols.

Eskiyene kadar giydiğiniz parçalar?
Merve Boluğur: Jean.

Alışveriş yaparken en nefret ettiğiniz şey?
Merve Boluğur: Mağazanın kalabalık olması ve beğendiğim şeyin bedeninin kalmaması.

En çok aldığınız ürün?
Merve Boluğur: Tayt, ayakkabı, güneş gözlüğü.

Cumartesi gecesi için en sevdiğiniz kıyafet?
Merve Boluğur: Moduma göre değişir.

Habersiz çıkan bir davete giymek için kurtarıcınız olan parça?
Merve Boluğur: Parliament mavisi elbisem.

Vazgeçemediğiniz klasikler?
Merve Boluğur: Deri ceket ve Chanel çanta.