Bu Blogda Ara

25 Ağustos 2011 Perşembe

Eskiden masum buluyorlardı şimdi ise seksi

Star TV’nin iddialı dizilerinden Küçük Sırlar’ın popüler oyuncusu Merve Boluğur, dizide kötü kalpli Ayşegül’ü canlandırmasıyla ilgili “Tipime baktığınızda tatlı ve masumum. Bu masum yüzüme rağmen kötüyü oynamam şans. Üstelik kötüyü oynamak oyuncu olarak bir artıdır” diyor. İleride bir moda programı sunmak isteyen Boluğur, en çok Nil Karaibrahimgil’in tarzını beğeniyor.

- Haftada kaç gün çalışıyorsunuz?
Güne fazla vurmamaya çalışıyorum; çünkü genelde hep çalışıyorum.

- Asosyalleşme durumu oluyor mu?
Oluyor. Bu işte en büyük lüks uyumak.

- Dizi oyunculuğu mu, sinema mı desem?
Ben oyunculuğu bu şekilde ayırmıyorum. Dizilere de önem veriyorum, çünkü kendimi gösteriyorum ve oyunculuğumun geliştiğine inanıyorum. Ama tabii ki sinema filminde çok oynamak istiyorum. Zaten ben kendimi beyazperdede izledikten sonra oyuncu olmaya karar verdim. Evet, sinemanın büyüsü çok başka ama bunların paralel gittiğini düşünüyorum.

- Peki reklam oyunculuğunu nereye oturtuyorsunuz?
Ben bu işe reklam filmiyle başladım. Giriş, gelişme, sonuç gibi oldu. İlk reklam filmi, sonra sinema, sonra da dizi geldi.

- Şöhret hayatınızda ne değiştirdi?
Benim hayatımda çok bir şey değişmedi. Ama insanların bana verdiği reaksiyondan ünlü olduğumu anlıyorum. Fakat o tarafla yani şöhretle çok ilgili değilim; sadece işimi yapmaya çalışıyorum. Bugün şöhret olursunuz yarın unutulursunuz; gelip geçici.

Bir ortama girdiğimde herkesin bana bakması alışkanlık oldu


- Bir ortama girdiğinizde tüm gözlerin size çevrilmesi nasıl bir his?
O bir yerden sonra alışkanlık oluyor. Ama tabii bunu ilk hissettiğim anda garipsemiştim. Dediğim gibi çok fazla derinlemesine düşünmüyorum bunları; düşünürsem normal hayatımı yaşayamam. Baktılar mı, ne kadar baktılar gibi bir derdim yok.

- Arkadaşlar içinde durum ne?
Onların da hoşuna gidiyor ama ben onlara kendim olarak yaklaştığım için, onlar da bana öyle yaklaşıyor.

- Siz aslında önceden sunuculuk yapmak istiyordunuz değil mi; şimdi durum ne?
İçimde hâlâ öyle bir ukte var. İlerde öyle bir şey olursa isterim; bir moda programı sunabilirim.

- Modayla ilgili misiniz; defileleri, dergileri takip eder misiniz?

Yok, o kadar değil. Alışverişte kadınlar genelde kendilerini kaybeder. Bende o yoktur. Mağazaya şöyle bir kuşbaşı bakıp seçer, alır ve çıkarım. Her zaman ne giymek istediğimi bilirim. “Bu sezon şunu şununla giyerim” diye kafamda kombinlerim vardır.

- Kimlerin tarzını beğeniyorsunuz?

Nil Karaibrahimgil’in tarzını çok beğeniyorum. Dünyadan Marie-Kate Olsen.

- Kendinize has bir stiliniz var mı?
Deri ceket ve tayt giymeyi seviyorum. Bellidir yani giydiğim şeyler, dışına çıkmam.

Çocuklar benden soğudu; şimdi gençler bana ilgi gösteriyor


- Artık sizinle özdeşleşen kırmızı ruju diziyle birlikte mi kullanmaya başladınız?
Hayır, kırmızı ruj benim normalde de tek kullandığım makyaj ürünüdür. Saçımın rengi de, ayrımı da hep böyledir. Küçük Sırlar için görüşmeye gittiğim zaman yönetmenimiz ve yapımcımız bana, “Sen böyle gel, hiçbir imaj çalışmasına gerek yok” demişti.

- Bu diziyle birlikte erkek hayran sayınız da arttı mı?
Olabilir, bilmiyorum diyeyim. (gülüyor)

- Nasıl iltifatlar alıyorsunuz?
Çocukların benimle ilgili fikir değişikliği oldu. Önceki dizimde beni daha çok severlerdi, şimdi benden biraz soğuduklarını hissediyorum. Şimdi daha olgun, daha yaşı büyük insanlar ilgi gösteriyor. Ben de “Çok seksi” tarzında yorumlar okuyorum.
Tabii bunlar Ayşegül’e söylenen iltifatlar. Sonuçta benim o dizide rolüm gereği seksi olmam gerekiyor; o şekilde yansıyorsa bu hoşuma gidiyor.

Küçük Sırlar ile bir basamak daha yukarı çıktım

- Acemi Cadı dizisinde oynarken verdiğiniz bir röportajda “Oyunculuğum da acemi” demişsiniz. Şimdi durum ne?
O ilk set deneyimimdi, pek çok şeyi o zaman öğrendim. Şimdi pekiştirme turlarındayım. Ama hiçbir zaman “Ben oldum” diyemem.

- Küçük Sırlar dizisi ile bir basamak daha yukarı mı çıktınız?
Tabii. Burada daha renkli bir rol oynuyorum. Oyunculuğuma farklılık katmak ve ileri taşımak adına böyle bir rol istiyordum zaten.
Bu anlamda tabii ki benim için bir basamak oldu. İnsanlar da sevdi. Bundan sonra da daha iyiye ve ileriye gitmek istiyorum.

- Dizide canlandırdığınız Ayşegül karakteri dişi bir karakter. Bu anlamda Ayşegül içinizdeki kadını keşfetmenize de yardımcı oldu mu?
Evet, oldu. Sonuçta her rol sizin için bir macera, yeni şeyler keşfediyorsunuz. Acemi Cadı’da canlandırdığım Ayşegül’le Küçük Sırlar da canlandırdığım Ayşegül bambaşka kişiler.

- Ayşegül ismi size uğur mu getiriyor; garip bir tesadüf olarak ilk isim yaptığınız dizide de şimdi de Ayşegül isimli karakterleri canlandırıyorsunuz?
Açıkçası Küçük Sırlar’ı da ikinci çıkışım olarak değerlendiriyorum. Uğurlu geldiğini düşünüyorum, evet. Belki bundan sonra bir Ayşegül daha yaparım, belli olmaz. (gülüyor) Bir de bana hep “Neden Ayşegül ismi?” diye soruyorlar. Ben de, “İsme bakmayın; bir Ayşegül’den kaç farklı Ayşegül çıkartıyorum ona bakın” diye espri yapıyorum.

- Sizi bir köylü kızı olarak izlemek enteresan olabilir.
Evet, isterim öyle ters köşe bir şey.

- Canlandırdığınız Ayşegül, dizinin kötü karakteri. Bir oyuncu için kötüyü oynamak şans mıdır?
Ben şans olarak değerlendiriyorum. Tipime baktığınızda tatlı, masum bir durumum var. Benim masum yüzüme rağmen kötüyü oynamam şans.

- Peki kötüyü oynamak bir artı mıdır?

Evet, artıdır. Ama tabii bunun altından nasıl kalktığınıza da bağlı.

En çılgın gecemi yılbaşında geçiriyorum

- 2010 sizin için nasıl geçti; bir değerlendirme yapsanız?
İş ve sağlık anlamında çok güzeldi. Genel olarak güzel bir yıldı diyebilirim.

- Yılbaşı gecesini nasıl geçireceksiniz?
Planım belli değil, çünkü çalışma ihtimalimiz var.

- Özel günler önemli midir sizin için?

Bayramları çok sevmem ama yılbaşları önemlidir benim için. Normalden daha eğlenceli, keyifli bir gece geçirmek güzel oluyor.

- Yılın en çılgın gecesini mi geçiriyorsunuz o gece?
Evet, normalden daha çılgın geçiyor, daha çok eğleniyorum.

- 2011’den beklentiniz nedir?
Bu yıldan çok memnundum. Yeni yılın da geçen yılın devamı olmasını diliyorum.

Sinem, ‘vampir filmlerinde oynayabilirsin’ dedi

- Akıl danıştığınız birisi var mı, yoksa her şeye tek başınıza mı karar veriyorsunuz?
Hislerime güveniyorum. Ama mutlaka kuzenime danışırım. Aynı zamanda ajansım oluyor; Tuba Taçan.

- Hayatta küçük sırlar olmalı mı?
Aslında dizimizin adı Küçük Sırlar ama herkes her şeyi duyuyor, pek sır olarak kalmıyor. Ama tabii ki gerçek hayatta ne kadar şeffaf olmaya çalışsak da herkesin sırları vardır. Ben özellikle özel hayatımla ilgili konuşabilen bir insan değilim. Paylaşmayı sevmiyorum; daha çok içimde yaşamayı, orada büyütmeyi seviyorum.

- Dizi başladığından beri sizi Sinem Kobal’la karşılaştırıyorlar. Bundan rahatsız mısınız?
Hayır, rahatsız değilim. Bizim oynadığımız roller birbirinden çok farklı, o iyi kızı oynuyor. İkimizin de yolu farklı. Hiç o tarz haberlere takılmıyoruz ve gülüp geçiyoruz. Kafa olarak da uyuştuğum bir insan ayrıca Sinem.

- Kendinizi güzel bulur musunuz; aynaya bakınca aklınızdan ne geçer?

İşimde görsellik de önemli. Ben de bu işi yapabildiğime göre güzelliğimin destekleyici bir durum olduğunun farkındayım. Onun dışında aynayla çok haşır neşir olan biri değilim. Evet, günlük bakımlarımı yaparım ama bununla ilgili çok fazla kafa yorduğum söylenemez. Sağlıklıyım, elim ayağım yerinde. Daha çok bununla ilgileniyorum.

- Sizde Türk’ten ziyade daha çok yabancı bir aktrist tipi var bence; bununla ilgili şeyler duyuyor musunuz?Annem Yugoslav göçmeni ve Avrupai bir tipi vardır. Ben de ona benziyorum sanırım. Genelde de zaten Türk tipi olmadığımı söylerler. Geçen gün Sinem (Kobal) setteyken; “Yurt dışında olsan kesin vampir filmlerinde oynardın” dedi. (gülüyor)

Vatan

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder